Günümüzde boşanma sayıları hızla artmaktadır ve bu ayrılık durumlarından taraflara nazaran çocuklar çok daha fazla zarar görmektedir. Toplumu en küçük yapı taşını oluşturan aile çocuk için en önemli şeydir. Hal böyle olurken boşanma davalarında velayetin kime verileceği de büyük önem arz etmektedir ve çocuğun üstün yararı göz önünde bulundurularak velayet verilen taraf çocuğun hayatında daha fazla yere sahip olmaktadır. Kişisel ilişki kurma hakkı, ergin olmayan çocuk ile anne baba ve kişisel ilişki kurma hakkına sahip diğer kişiler arasındaki ilişkiyi kurmak amacıyla alınacak mahkeme kararı ile kapsamı belirlenen ve tesis edilen, çocuğun psikolojik, duygusal gelişiminin sağlanmasına ve korunmasına hizmet eden hukuksal bir kurumdur. Kanunen sadece evlilik içinde değil boşanma hallerinde de eşin çocukla kişisel ilişki kurma hakkı korunmaktadır. Bu hak, kısaca çocuğu görme ve çocukla etkileşimde bulunma gibi ilişkileri kapsamaktadır. Çocukla kişisel ilişki kurma (şahsi ilişki kurma) hakkı sadece anne ya da babaya verilen bir haktır fakat bazı durumlarda anne veya baba dışındaki başka bir kişi lehine de bu hak tesis edilebilmektedir.
Çocukla kişisel ilişki kurma hakkının amacı, ayrılık ya da boşanma sonrasında eşler arasındaki olumsuz durumların tamamına şahitlik eden ve yaşı itibariyle de bu olumsuz durumlardan fazlasıyla etkilenen çocuğun; bu durumda anne, baba ve bazı durumlarda kişisel ilişki tanınacak kişilerle olan bağının zarar görmemesidir.
Türk Medeni Kanun’un 326. Maddesinde düzenlenen: “Çocuk ile kişisel ilişkiye yönelik bir düzenleme yapılıncaya kadar, velâyet hakkına sahip veya çocuk kendisine bırakılmış kişinin rızası dışında kişisel ilişki kurulamaz.” Hükmü gereğince çocukla kişisel ilişkiye yönelik kurulacak mahkeme kararından önce çocuğun yanında bulunduğu ya da velayet hakkı sahibi eşin rızası olmadan çocukla şahsi ilişki kurulamayacaktır.
Çocukla Kişisel İlişki Kurma Konusunda Mahkeme Kararı Şart Mıdır?
Çocukla kişisel ilişki kurmak için kural olarak mahkeme kararı şart değildir. Şayet velayet hakkı sahibi veya çocuğu yanında bulunduran eş, rıza gösterdiği takdirde çocukla kişisel ilişki kurulmasının önünde herhangi bir engel bulunmayacaktır. Fakat velayet hakkı sahibi veya çocuğu yanında bulunduran eş, çocukla kişisel ilişki kurulması yönünde rıza göstermediğinde bu hakkın kurulmasına yönelik mahkeme kararı gerekmektedir.
Hangi Durumlarda Çocukla Kurulan Kişisel İlişki Engellenebilir?
Çocukla kişisel ilişki kurulmasını engellemek de yine çocuğun yüksek menfaati söz konusu olduğunda gündeme gelebilecektir. Çocukla kişisel ilişki kurma yönündeki talebin kaldırılması, bu yöndeki kararın kaldırılması bazı durumlarda mümkün olabilmektedir. Örneğin çocuğun; fiziksel ve psikolojik şiddet görmesi, cinsel istismarı gibi durumlarda kişisel ilişkinin engellenmesi elzem hale gelecektir. Bu örnekler dışında, önemli nitelikte çocuğun üstün yararını zedeleyen ve kişilik haklarının ihlal edilmesi sonucunu doğuran hadiselerin tamamı gerekçelendirilip ispat edilerek, kişisel ilişki yönündeki talebin reddi ya da bu yöndeki kararın kaldırılması istenebilir.
Çocukla Kurulacak Kişisel İlişki Kapsamı Nedir?
Çocuk ile kişisel ilişki kurulması konusunda çocuğun kişisel özellikleri önem arz etmektedir. Bu durumda çocuğun yaşı, fiziksel ve ruhsal durumu, eğitimi ve sağlığı göz önüne alınarak çocuk ile ebeveyn arasındaki kişisel ilişkinin kapsamı belirlenmektedir. Dolayısıyla bu durumların değerlendirilmesi açısından mahkemece kişisel ilişki kurma hakkı tanınması yönünden hüküm kurulması için pedagog ve sosyal inceleme uzmanlarının hazırlayacağı rapor da önemlidir.