Ölüme bağlı tasarruflar iki şekilde hükümsüz olurlar. İlki kendiliğinden ya da kanun gereği dediğimiz hükümsüzlük ikincisi ise iptal yolu ile hükümsüzlüktür. Bu yazımızda ölüme bağlı tasarrufların kendiliğinden hükümsüz olması konusunu ele alacağız. Aşağıda teker teker inceleyeceğimiz sebeplerden birinin varlığı durumunda ölüme bağlı tasarrufun hükümsüz olması için bir iptal davası açılmasına gerek kalmayacak, tasarruf kendiliğinden hükümsüz olacaktır. Gerek duyulursa tespit davası açılabilir. Bizi bu sonuca götürecek ilk durum lehine ölüme bağlı tasarruf yapılan kişinin mirasbırakandan önce ölmesidir. Eğer ölüme bağlı tasarrufta bulunan, lehine ölüme bağlı tasarrufta bulunduğu kişiye bir yedek mirasçı ya da bir art mirasçı atamamışsa bu kişi mirasbırakandan önce öldüğünde yapılan tasarruf kendiliğinden sona erer. İkinci durum “ lehine ölüme bağlı tasarruf yapılan kişinin mirastan yoksun olmasıdır. TMK m.578 mirastan yoksunluk hallerini düzenlemiştir. Hükme göre “Aşağıdaki kimseler, mirasçı olamayacakları gibi; ölüme bağlı tasarrufla herhangi bir hak da edinemezler:
1. Mirasbırakanı kasten ve hukuka aykırı olarak öldüren veya öldürmeye teşebbüs edenler,
2. Mirasbırakanı kasten ve hukuka aykırı olarak sürekli şekilde ölüme bağlı tasarruf yapamayacak duruma getirenler,
3. Mirasbırakanın ölüme bağlı bir tasarruf yapmasını veya böyle bir tasarruftan dönmesini aldatma, zorlama veya korkutma yoluyla sağlayanlar ve engelleyenler,
4. Mirasbırakanın artık yeniden yapamayacağı bir durumda ve zamanda ölüme bağlı bir tasarrufu kasten ve hukuka aykırı olarak ortadan kaldıranlar veya bozanlar.”
Bu durumlarda kişi mirastan yoksun olacağı için bu durumun bir gereği olarak lehine yapılan ölüme bağlı tasarruflar da kendiliğinden hükümsüz hale gelecektir. Peki bu kişilerin mirasçı olma ihtimali tamamen mi ortadan kalkmaktadır? Bu hükmün son cümlesinde “Mirastan yoksunluk, mirasbırakanın affıyla ortadan kalkar” ibaresine yer verildiğinden bu kişi mirasbırakan tarafından affedilmişse lehine yapılan ölüme bağlı tasarrufların geçerliliği devam eder. Üçüncü sebebimiz bozucu şartın gerçekleşmesi veya geciktirici şartın gerçekleşmesidir. Ölüme bağlı tasarruf bozucu ya da geciktirici şarta bağlı olarak yapılabilir. Bozucu şarta bağlı ölüme bağlı tasarrufta öngörülen şart gerçekleştiğinde tasarruf kendiliğinden hükümsüz olacaktır. Geciktirici şarta bağlı ölüme bağlı tasarrufta ise tasarrufun hüküm doğurabilmesi şartın gerçekleşmesine bağlı olduğundan şartın hiç gerçekleşmeyeceği anlaşıldığında tasarruf kendiliğinden hükümsüz olacaktır. Dördüncü sebep boşanma kararının verilmesidir. TMK m.181’e göre “Boşanan eşler, bu sıfatla birbirlerinin yasal mirasçısı olamazlar ve boşanmadan önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla kendilerine sağlanan hakları, aksi tasarruftan anlaşılmadıkça, kaybederler.” Kural boşanan eşlerin boşanma kararından önce birbirleri lehine yaptıkları ölüme bağlı tasarrufların hükümsüz olmasıdır. Ancak bu tasarruflarda, tasarrufun boşanmadan sonra dahi geçerli olacağı belirtilmişse ölüme bağlı tasarruf geçersiz olmaz.Hükmün devamı “Boşanma davası devam ederken, ölen eşin mirasçılarından birisinin davaya devam etmesi ve diğer eşin kusurunun ispatlanması hâlinde de yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır.” şeklindedir. Normalde boşanma davası devam ederken eşlerden birinin ölmesi halinde evlilik ölümle sona ereceği için sağ kalan eş mirasçı olacaktır. Ancak kanunun bu hükmü sayesinde ölen eşin mirasçılarından biri davaya devam edebilir. Ölen eşin mirasçıları sağ kalan eşin kusurunu ispatlayabilirse sağ kalan eş mirasçı olamaz ve bu nedenle de lehine yapılan ölüme bağlı tasarruflar da kendiliğinden hükümsüz olur. Son sebebimiz ise evliliğin butlanıdır. TMK m.159’a göre “Evlenmenin butlanını dava etme hakkı mirasçılara geçmez. Ancak, mirasçılar açılmış olan davayı sürdürebilirler. Dava sonucunda evlenme sırasında iyiniyetli olmadığı anlaşılan sağ kalan eş, yasal mirasçı olamayacağı gibi, daha önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla kendisine sağlanan hakları da kaybeder.” Kanun burada sağ kalan eşin iyiniyetli olup olmamasına göre bir ayrım yapmıştır. İyiniyet kavramı ile ifade etmek istenilen sağ kalan eşin evlenmenin batıl olduğunu bilmiyor ve bilmesi de gerekmiyor oluşudur. İşte sağ kalan eş iyiniyetli değilse yani evliliğin batıl olduğunu biliyorsa ya da bilmiyor olsa bile bilmesi gerekiyorsa mirasçı olamaz ve lehine yapılan ölüme bağlı tasarruflar da kendiliğinden hükümsüz olur.
“TMK’nın “Vasiyetten dönme” başlığı altında düzenlenen 544 üncü maddesinin ikinci fıkrasında; “Belirli mal bırakma vasiyeti de, vasiyetnamede aksi belirtilmedikçe , mirasbırakanın sonradan o mal üzerinde bu vasiyetle bağdaşmayan başka bir tasarrufta bulunmasıyla ortadan kalkar.” şeklinde düzenleme yapılmış olup; vasiyetçinin vasiyetinden dönmesi halinde ölüme bağlı tasarruf kendiliğinden hükümsüzdür.” (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E. 2020/3558, K. 2021/7483 T.29.06.2021) Yargıtay bu kararında yukarıda saydığımız kendiliğinden hükümsüzlük hallerine ek olarakvasiyetçinin vasiyetinden dönmesini de ölüme bağlı tasarrufun sona ermesinde bir kendiliğinden hükümsüzlük hali olarak kabul etmiştir.